Aslında
uzun zamandır yapmak istediğim bir şeydi takip etmekten keyif aldığım
müzisyenleri, konserleri, sergileri ve yer yer merak edip içinde bulunduğum
bazı etkinlikleri – tabii bende iz bırakan yanlarıyla ele alarak – sizinle de
paylaşmaya çalışacağım. Hazırsanız başlıyoruz…
Bu ilk
yazımda sizlere müziğine doyum olmayan kadın Gaye Su Akyol’dan bahsedeceğim. Bilenler
bilir ne kadar sevdiğimi J…
GSA’nın
müziğiyle tanıştığımda, ilk albümü henüz yayımlanmıştı. Dinlerken ’’Ne kadar
farklı‘’ demiştim içimden. Ses sanki Türk Sanat Musikisi söylüyordu, ama sözler
modern ve yer yer arabesk öğeler taşıyordu. Ben de Google’ladım hemen. Eskiden
‘’Seni Görmem İmkânsız’’ adında iki kişilik bir grupları varmış Tuğçe
Şenoğul’la. Karanlıkların iki kraliçesi o yılların ruhuna göre epey
avangart ve güzel işler yapmışlar. Yeri gelmişken söyleyeyim; bana kalırsa bu
iki kadın; bağımsız solo işlerinde daha güzel parlıyorlar.
Gaye Su Akyol,
Türkiye'mizde son yıllarda daha çok benimser olduğumuz Indie (Bağımsız, büyük
şirketlerce yapılmamış albümler için kullanılan bir kategorik tabir) kafasına
hizmet eden işler üretmekte. Bir sürü etiket koyabiliriz bu işlere aslında:
Farklı müzik türlerinin kombinasyonu söz konusu. Kendimce Gaye'nin müziğini tanımlamak
isterim: Bana bu sentez; psikedelik, protest ruhlu, makam soslu, arabesk kıvamlı
bir Dünya Müziği gibi geliyor.
Bu kızın
şarkıları yüksek derecede sonsuzluk ve feza temaları da içermekte. Albüm
isimlerinden de gayet anlaşılır bir tavır. Örnek mi istiyorsunuz: ‘’Develerle
Yaşıyorum ‘ , ‘’Hologram İmparatorluğu’’, ve son olarak ‘’İstikrarlı Hayal
Hakikattir‘’. Son albümü 2 ay önce yayımlandı ve ‘Ne güzel albüm adı bu böyle’
dedirtti herkese. GSA’nın yurtdışında verdiği konserler ve liste başarıları
düşünülünce istikrarla kurduğu bir hayalin gerçekleştiğini de söyleyebiliriz.
Albümden
bahsedecek olursam; şarkıları dinlerken Gaye Su’yla birlikte Barış Manço'yu,
Orhan Gencebay'ı, Zeki Müren'i, Selda Bağcan’ı da dinlemiş gibi oluyorsunuz. ‘Harman’
bir kafası var. Şarkıların dinamikleri birbirinden farklı ve albümü döndür
döndür dinle, hiç eskimiyor.(Bir albümde aradığım yegâne önemli duygu). Ayrıca
bu albümde dikkatimi çeken diğer şey de önceki albümlerine göre daha enstrümantal
takılmış olmaları. Özellikle Barlas Tan Özemek’in gitar çaldığı ‘Şahmeran’
şarkısını mutlaka dinleyin derim. Özemek adeta show yapmış.( https://www.youtube.com/watch?v=cubIqKDzQz4 )
Kendileri bu
albüm için Kasım'ın son haftasında Babylon’da lansman gecesi yaptı. Sevgili
dostum EDÖ ile birlikte teşrif ettik . Yetenek dolu onca insanın aynı sahnede
buluşması ve bunu izlemek çok keyifliydi. Ama enerjisi daha yüksek konserlerini
görmüş müydük? Evet.Dediğim gibi ülke ülke
dolaşıp konserler verdi bir sene boyunca; ya yorgunda ya da biraz büyüdü…
Özetle kendisini
seviyor ve sayıyoruz...
Umuyorum ki
bu tarz alternatif müzikal yaklaşımların kıymeti daha çok bilinir, popüler piyasa
müziklerinin yerine daha derin sözler ve melodiler içeren bu güzel şarkılarla dinlendiririz
ruhlarımızı.
Hepinize
keyifli ve müzikli günler dilerim. Bir sonraki hafta yeni yazımda buluşmak
üzere….
Harika bir analiz içtenlikle destekliyorum ve devamını bekliyorum
YanıtlaSildd sssssss gggggggggg
YanıtlaSild dd s s g
d dd s s g
d dd sssssss g ggggggg
d dd s g g
d dd s g g
dd ssssssss ggggggggggg
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil